Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2023'te olduğu gibi bu yıl da tarımsal sulama amaçlı su kullanım hizmet bedelinin yüzde 50 indirimle desteklenmesi ve çiftçilerin maliyet kaleminin düşürülmesi çağrısında bulundu.
Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'nin iklim değişikliği nedeniyle 2030 yılından sonra su fakiri ülkeler arasında yer alacağının öngörüldüğünü belirtti.
Modern sulama sitemlerinin artırılması için üreticilere verilen teşvik ve kredilerin acilen artırılması çağrısında bulunan Bayraktar, "Birleşmiş Milletler öncülüğünde her yıl farklı bir temayla kutlanan Dünya Su Günü'nün bu yıl ki teması 'Buzulların Korunması' olarak belirlendi. Su, yeryüzünde yaşayan insanların kendi yaşamları için olduğu kadar gelecek nesiller için de koruması gereken kıt bir kaynaktır." ifadesini kullandı.
Dünyada en fazla suyun, tarım sektöründe kullanıldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
"Dünyada nüfus artışına paralel olarak artan gıda ihtiyacıyla birlikte tarımsal su ihtiyacı da artıyor. Evsel ve sanayi sektörlerinde de talebin artmasıyla sektörler arasında su rekabeti oluşuyor. İklim değişikliğinin etkisinin her geçen gün daha da hissedilir olduğu günümüzde
sınırlı su kaynaklarımızın, tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor. Ülkemizde teknik ve ekonomik açıdan sulanabilir arazi miktarı 8,5 milyon hektardır. Fakat gelişen teknoloji ve ekonomik koşullar doğrultusunda bu alanın kesin
olmayan tahminlere göre 10,5 milyon hektara çıkacağı tahmin ediliyor. Mevcut durumda ülkemiz genelinde brüt 7,2 milyon hektar alan sulamaya açılmıştır. Sulama randımanı yüzde 52, sulama oranı ise yüzde 69 seviyesinde olup geriye kalan 1,3 milyon hektarın da sulamaya açılması ve sulama oranı ile randımanının artırılması büyük önem taşıyor."
- "BİTKİSEL VE HAYVANSAL ÜRETİMDE SIKINTILAR YAŞAYABİLİRİZ"
Bayraktar, Türkiye'nin yer altı ve yüzey sularıyla ile yılda 112 milyar metreküp tüketilebilir su potansiyeli bulunduğunu vurgulayarak, "Su potansiyelimizin yüzde 77’sini yani 44 milyar
metreküpü tarımsal sulama olmak üzere yıllık toplamda 57 milyar metreküpünü
kullanıyoruz. Geriye kalan yüzde 23’lük kısım ise sanayi ve içme-kullanma suyu olarak
değerlendiriliyor. Diğer taraftan ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisinin artmasıyla birlikte ilave olarak 2 milyon hektar tarım arazisine daha sulama alt yapısı götürülmesine ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor. Buda mevcut durumda suyumuzu daha fazla tasarruflu kullanarak daha fazla tarım alanı için kullanmamız gerektiğini gösteriyor." ifadesini kullandı.
Nüfus artışıyla birlikte 1308 metreküp olan kişi başı su kullanım potansiyelinin yıllar itibarıyla azaldığını aktaran Bayraktar, şöyle devam etti:
"2030 yılına kadar beklenen iklim değişikliği nedeniyle su kullanım potansiyelinin 1000 metreküpün altına düşmesi sonucu su fakiri olabiliriz. Gerekli tedbirler şimdiden alınmazsa 2030 yılından sonra bitkisel ve hayvansal üretimin sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar yaşayabiliriz. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini doğrudan en fazla hisseden tarım sektörüdür. Tüm bu hususlar bir araya geldiğinde ekim-dikim ve hasat tarihlerinde kaymalara, ürünün kalitesine, verimine ve bitkinin daha fazla su tüketimine etki ediyor. Kısacası bu durum çiftçilerimizin kar oranını azaltıyor. Ülkemizin su zengini olmadığı gerçeğiyle, nüfus artışı, tarımda ve diğer alanlarda suyun bilinçsizce kullanımı gibi faktörlerin su kaynakları üzerindeki olumsuz etkileri düşünüldüğünde gelecek nesillere temiz ve yeterli suyun bırakılabilmesi için doğal kaynaklarımızın korunması ve doğru kullanılmasının önemi göz ardı edilemez."
- "ÇİFTÇİLERİN BANKA BORÇLARI ERTELENMELİ"
Bayraktar, sulama birliklerinin barajların yeterince dolu olmaması nedeniyle sulama rotasyon programlarında değişikliklere giderek önlem almaya çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bunun en son örneğini Aydın ve Denizli’de valilik kararlarında ve sulama birliklerinin çiftçilerimize yapmış olduğu bildirilerde görüyoruz. Alınan kararla tarım arazilerinin yüzde 50’sine su verilecek. Ancak alınan bu kararlar ekim-dikimden önce çiftçilerimize duyurulmalı ve alınan karara göre çiftçilerimiz planlama yapmalıydı. Üretim planlamasına göre Çiftçi Kayıt Sisteminde mısır, pamuk gibi su tüketimi fazla olan ürün ekeceğini bildiren çiftçilerimiz hazırlıklarını buna göre yaptı. Su verilmemesi halinde çiftçilerimiz bu durumdan ciddi zarar görecektir. Özellikle pamukta son birkaç yıldır umduğu fiyatı bulamayan çiftçilerimizin zararı daha çok olacaktır. Bu durumda zarar gören çiftçilerimizin banka borçları ertelenmeli ve zararın telafisi için ilave destek verilmedir."
Artan maliyetler yüzünden tarımsal üretimde sulu tarımın cazip olmaktan çıktığını vurgulayan Bayraktar, "2023 yılında olduğu gibi bu yılda tarımsal sulama amaçlı su kullanım hizmet bedeli yüzde 50 indirimle desteklenmeli ve çiftçilerimizin maliyet kalemi
düşürülmelidir." ifadesini kullandı.
Bayraktar, bitkide verim kaybına ve toprakta tuzlanmaya neden olan vahşi sulama yöntemlerinin bırakılması gerektiğine dikkati çekerek, bu tür sulamaların hem sulama maliyetini artırdığını hem de yarar getirmediğini bildirdi.
Çiftçilere su tasarrufu sağlayan modern sulama sitemlerine geçilmesini artırmak amacıyla teşvik ve kredilerin acilen artırılmasını isteyen Bayraktar, üreticilerin modern sulama
yöntemlerini etkin kullanmasını sağlamak için tüm imkanların zorlanması gerektiğini kaydetti.
Bayraktar, Konya Ovası Projesi, Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Karadeniz Projesi ve
Doğu Anadolu Projesi gibi projelerin bir an önce tamamlanması çağrısında bulundu.
Yorumlar
Kalan Karakter: