Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1990 yılında 20,3 milyon dekar olan baklagil ekim alanının bugün 8,7 milyon dekara gerilediğine dikkati çekerek, son 10 yılda 5 milyon 44 bin ton bakliyat ithalatına 3 milyar 629 milyon dolar ödendiğini bildirdi.
Bayraktar, 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü’nü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alan baklagillerin protein, vitamin, mineral ve lif yönünden zengin bir ürün grubu olduğunu, bu yüzden öneminin her geçen yıl arttığını belirtti.
Türkiye'de “yetiştirilen 7 çeşit yemeklik baklagil arasında en fazla üretilenlerin nohut, kuru fasulye ve mercimek olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Fastfood ve hazır gıda tüketiminin arttığı son yıllarda doktorlar ve diyetisyenler tarafından da baklagiller sıklıkla öneriliyor. Ayrıca baklagiller, topraktaki organik madde birikimine yardımcı olmaları ve toprak yapısını düzeltmeleri nedeniyle tarımda ekim nöbetinde sıklıkla tercih ediliyor. Bu durum baklagillerin tarımsal üretimdeki önemini artırıyor." ifadesini kullandı.
Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler tarafından 2016'nın "Uluslararası Bakliyat Yılı" ilan edildiğini ve takip eden süreçte her yıl 10 Şubat'ın da "Dünya Bakliyat Günü" olmasının kararlaştırıldığını aktaran Bayraktar, şöyle devam etti:
"Ülkemizde baklagil üretimi ülke geneline yayılmış olsa da Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin güneyinde yoğunlaşıyor. Genel olarak, kırmızı mercimek Güneydoğu’da, yeşil mercimek İç Anadolu’da, bakla Ege ve Güney Marmara’da, nohut ve kuru fasulye ise birçok bölgemizde yetiştiriliyor. Yemeklik baklagil üretiminin, yüzde 42,7’sini nohut, yüzde 30,1’ini kırmızı mercimek, yüzde 20,7’sini kuru fasulye, yüzde 5,3’ünü yeşil mercimek oluşturuyor. Geri kalan yüzde 1,1’ini ise diğer bakliyatlar oluşturuyor. Ülkemizde 1990 yılında 20,3 milyon dekar olan baklagil ekim alanı bugün 8,7 milyon dekara geriledi. Yani ekim alanlarımızda yüzde 56,6 oranında azalma yaşandı. Aynı şekilde üretimde de yüzde 33,2 oranında bir gerileme gerçekleşti."
- NOHUT, MERCİMEK VE KURU FASULYEDE İTHALATÇIYIZ
2016 yılının Uluslararası Bakliyat Yılı ilan edilmesinin ardından 2016 ile 2024 yılları arasında yapılan çalışmalar ve üreticilerin çabasıyla bakliyat üretiminin yüzde 24,5 artarak 1 milyon 345 bin tona çıktığına dikkati çeken Bayraktar, "Bu artışa rağmen nohut dışında en çok ürettiğimiz baklagillerde arz açığımız devam ediyor. İstatistikler yeşil mercimekte yüzde 39,8, kırmızı mercimekte yüzde 14,1, kuru fasulyede ise yüzde 8,6 oranında açığımız olduğunu gösteriyor." ifadesini kullandı.
Son 10 yılda kuru fasulye, nohut ve mercimekte ithalat miktarının 379 bin 869 tondan yüzde 55 artarak 587 bin 500 tona çıktığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
"İthalat değeri ise yüzde 28 artarak 321 milyon dolardan 412 milyon 200 bin dolara yükseldi. Böylelikle son 10 yılda 5 milyon 44 bin ton ithalata karşılık 3 milyar 629 milyon dolar para ödedik. En önemli protein kaynaklarından baklagilde ithalatçı olmamız kabul edilemez. İnsanımızın protein ihtiyacının karşılamasında önemli bir yere sahip olan baklagillerin üretimini artırmak zorundayız. Halkımızın sağlıklı beslenmesi için temel gıda ürünlerinde üretim artırılmalı, ithalattan vazgeçilmelidir."
- ÜRETİCİ İLE TÜKETİCİ ARASINDAK FİYAT MAKASI ÇOK FAZLA
Son yaptıkları çalışmada baklagillerde üretici ile tüketici arasındaki makasın çok açık olduğunu belirlediklerini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
"Üreticide 23 lira olan kırmızı mercimek markette 60 liraya, 31,5 lira olan nohut 89 liraya, 33 lira olan kuru fasulye 98 liraya, 29 lira olan yeşil mercimek 72 liraya satılıyor. Kırmızı et fiyatlarının yüksekliği ve tüketicinin alım gücünün düştüğü günümüzde protein ihtiyacının yeterince karşılanması bakımından üreticilerimizde ucuz olan bu ürünleri tüketicilerimizin pahalı yemesinin izahı yoktur. Bu gibi temel gıda ürünlerinde marketlerde tavan fiyat uygulanmalıdır. Baklagil üretimini artırmaya yönelik teşvikler artırılmalı, üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkı makul seviyelere çekilmelidir. Hasat dönemine yakın ithalat yapılarak piyasa dengesi bozulmamalıdır. Üreticilerimizin memnun olacağı bir fiyat politikası oluşturulmalıdır. Çiftçilerimizin üretimini sürdürebilmesi için yetkililerin bu sorunları görmezden gelmemesi ve yerli üretimi destekleyici politikalar geliştirmesi gerekiyor. Bu vesile ile Dünya Bakliyat Günü’nü kutluyor, emeğiyle bakliyat üretimimize değer katan çiftçilerimize teşekkür ediyorum."
Yorumlar
Kalan Karakter: