Bursa'nın Orhangazi ilçesindeki Gedelek Deresi'nin atıklar yüzünden değişen renginin yanı sıra bölgedeki ağaçları kurutması çiftçiler kadar uzmanların da tepkisini çekiyor.
Turşucu köyü olarak bilinen, ekonomisinin büyük bölümü bu ürüne dayalı Gedelek Mahallesi'nde her yıl 80 bin civarında sebze ve bir miktar da meyve işlenip turşu yapılıyor.
Hemen her evin altında turşu imalathanesi olduğu kadar 15 de fabrika boyutunda üretimin yapıldığı mahalleden Türkiye'nin dört bir yanına ve yurt dışına turşu gönderiliyor.
Mahallenin içinden geçen Gedelek Deresi de turşudan nasibini alıyor. Mahalleye tertemiz giren dere, atıklarla kirleniyor, renkleniyor ve Karsak Deresi'ne karışıp Gemlik Körfezi'ne, müsilaj tehdidiyle zor gün geçiren Marmara Denizi'ne ulaşıyor.
Turşu atıkları nedeniyle bazen kırmızı bazen yeşile bürünen dere, zaman zaman evsel atıkların da etkisiyle siyaha bürünüyor.
Gedelek Mahallesi'nde çiftçilik yapan Murat Aydın, yıllardır bahçelerini suladıkları Gedelek Deresi'nin aşırı kirlendiğini belirterek, artık bahçesinde bu suyu kullanmadığını anlattı.
Turşu sulu dere yüzünden bazı ağaçların kuruduğunu bazen de kötü koku nedeniyle rahatsız olduklarını anlatan Aydın, "Bununla ilgili Orhangazi'de savcılık soruşturma başlattı. İfadeye çağırdılar, kimin kirlettiğini sordular ama bilmiyorum ki kim kirletiyor. Araştırsalar bulurlar. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor." dedi.
- "200 CİVARINDA DERE MARMARA DENİZİ'NE ZEHİR TAŞIYOR"
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi ve Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı da Marmara Denizi'ni tehdit eden müsilajın, üçlü tetikleyicinin devreye girmesiyle ekimden bu yana etkili olduğunu söyledi.
Marmara'yı esir alan müsilajın, deniz suyun sıcaklıklarının ortalama üzerinde seyretmesi, kirlilik yükünün yüksek olması ve Marmara Denizi'nin orijinal yapısının etkisiyle ortaya çıktığını anlatan Sarı, şunları kaydetti:
"Bu üçlü tetikleyici olunca müsilaj yaşıyoruz. Bunlardan ikisini kontrol etmek mümkün değil ancak kirlilik yükünü azaltmak elimizde. 25 miyon nüfus yaşıyor çevresinde. Her 2 kişiden 1'inin atığı arıtılmadan denize boca ediliyor. Türkiye'nin yarısından fazlasına hizmet sunan sanayiyi getirip Marmara Denizi çevresine yerleştirmişiz. Bu sanayinin yüzde 70'inin atığını Marmara Denizi'ni boca ediyoruz. Çok yoğun tarımsal üretim var ve buna bağlı sanayi çok gelişmiş bölgede. Onların atğı da denize akıtılıyor. Ve sonuç; müsilaj tehdidi çıkınca şaşırıyoruz. Uzaylılar getirdi sanıyoruz. Bunun önüne geçmek için de atomu parçalayacağız falan sanılıyor."
Sarı, evsel ve sanayi atığının önlenmesiyle müsilajın engellenebileceğini belirterek, "Marmara Denizi çevesinde irili ufaklı bine yakın akarsu var. Debisi büyük olanları ise 200 civarında. Bunların hepsi Marmara Denizi'ne zehir taşıyor. Karsak Deresi her gün atıklar yüzünden farklı renge bürünüyor. Bir gün kırmızı bir gün yeşil bir gün beyaz. Bu kadar mı sahipsiz derelerimiz, denizimiz? İnsanlar ürettiklerinin bütün atıklarını kontrolsüzce akarsulara denizlere nasıl gönderiyor?" dedi.
Müsilajın aslında Marmara Denizi çevresine kurulan yanlış ilişkiden kaynaklandığını dile getiren Sarı, "Herhangi bir akarsuda renk değişimi görüyorsanız derhal yetkililere bildirin. Karsak Deresi'nin neden renkli aktığını biliyoruz ama önlem belli ki yeterli değil. Yetkililer örnek almıyorsa ilgili işletmeye ceza uygulanmıyorsa daha üst mevkilere müraacat etmeliyiz. Dereler akarsular deniz bizim. Birileri para kazanacak diye akarsularımızı denizimizi feda etmeleyim. Kırmızı akmamalı derelerimiz." diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: