Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Zeytincilik Bölümü Öğretim Görevlisi Oleolog Dr Mücahit Kıvrak, zeytinyağının, bir bitkisel yağ ile arasındaki makasın 3 kat ise tüketicinin alım yaptığını belirterek, “6 kat olunca almaktan vazgeçiyor. Bu nedenle zeytinyağında anormal fiyat artışı olduğunu sektör çok geç anladı. Ciddi bir pazar kaybı yaşandı.” dedi.
Kıvrak, 2024 yılı hasat zamanına girerken zeytincilerin çok düşünceli olduğunu çünkü çünkü fiyatların ne olacağını, maliyetlerin ve işçi yevmiyelerinin ne olacağını merak ettiklerini ifade etti.
Nisan ayından beri hasat edilen neredeyse tüm sebze ve meyveler ile tahıl grubundan üreticilerin zarar ettiğini vurgulayan Kıvrak, bir nedeninin dünya genelinde gıda enflasyonunun hız kesmesi nedeni ile ürün fiyatlarında gevşemeler yaşanması olduğunu kaydetti.
Geçen son 3 yılda, birçok ürün fiyatında anormal artışlar söz konusu olduğunu anımsatan Kıvrak, şunları söyledi:
“Hatta zeytinyağı fiyatı açıklanan enflasyon rakamlarından daha fazla artış göstermişti. Domateste yaşanan fiyat düşmesi sorununun bir benzerini ayçiçeğinde de gördük. Tam sezona girilen günlerde ayçiçeğinde ithalatta vergi oranlarında değişikliğe gidildi. Sanayici açısından olumlu olan durum üretici açısından problemli oldu. Domateste ise salça ihracat yasağının gelmesi ve devam etmesi fiyatları düşürdü. Limonda yine aynı şekilde üretici elindeki limonu 1 liraya satamadı, şimdi limon para etti. Ülkenin sanayicisi, ithalatçısı, ihracatçısı ve üreticisi ile bunlara ürün sağlayan tedarik zincirinin tüm bileşenleri bir bütündür. Üretici zarar ederken bir diğeri kazanmamalı, üretici kar ederken diğerleri zarar etmemelidir.
Hepsinin birden kazandığı adil bir dağılım söz konusu olmalıdır.”
– “ÜRETCİNİN BEKLENTİSİ ÇOK YÜKSELDİ DEPOSUNDA TUTTU”
Yönetmeliklerin geçici yasaklar veya izinlerin buna göre düzenlenmesi gerektiğine dikkati çeken Kıvrak, şöyle devam etti:
“Zeytinyağı geçtiğimiz hasat zamanında Türkiye’de ve diğer zeytin yetişen alanlarda azdı, yok senesiydi. İhracat yasağı yanlış zamanda geldi. İhracat yasaklandıktan sonra İspanya’da yağ fiyatlarında artış yaşandı. Sonra uzun bir süre bu devam etti. Çiçeklenme bitiminde tutumlar görüldükten sonra ihracat kısıtlaması ne kaldırıldı ne de kaldırılmadı. Hiç kimsenin işine yaramayan bir şekilde geldi. Bunun üzerine toptan fiyatlar geriledi. Perakende fiyatlarına henüz yansımadı çünkü stokları yüksek toptan fiyatla giren ürün yüksek perakende fiyatıyla satılmaktadır.
Geçen sene yanlış bir şekilde piyasa koşullarına da pek uymayan şekilde çok çok artan hatta bazı gazetelerde 600 TL olacak diye haber yapıldıktan sonra üreticinin beklentisi yok yükseldi. Bu yükseliş nedeni ile elindeki zeytinyağını satmadı. Deposunda tuttu. Tüccara zeytinyağı lazım, üretici o fiyatı beğenmedi. Şimdi ise üretici gene fiyatı beğenmiyor ama razı edilmeye çalışılıyor. Haklı olarak herkes elindeki ürünü en yüksek karlı satmak ister ancak unutulmamalıdır ki tüketicinin de alım gücü ve kafasında bir fiyat vardır. Ayrıca ikame ürünler (diğer bitkisel yağlar) ne kadara alınıp satılıyor. Bir bitkisel yağ ile arasındaki makas 3 kat ise tüketici alım yaparken, 6 kat olunca almaktan vazgeçiyor. Bu nedenle zeytinyağında anormal fiyat artışı olduğunu sektör çok geç anladı. Ciddi bir pazar kaybı yaşandı.”
– “SEZONA 7-8 KİLOGRAMDAN 1 KİLOGRAM ZEYTİNYAĞI İLE GİRERSEK VAY HALİMİZE”
Şimdi tüm bu sorunların ışığında sezona girildiğini aktaran Kıvrak, şunları söyledi:
“Her yerde zeytin var deniliyor acaba cidden var mı? Ağustos ayında yaşanılan poyrazlı havalar zeytinyağını ne kadar azalttı? Zeytinde randıman kaçta kaç olacak? Sezona 7 – 8 kilogramdan 1 kilogram zeytinyağı ile girersek vay halimize… İşçi yevmiyeleri bazı yörelerde belli oldu. Kimsenin bir şey saklamasına gerek yok. Facebook ve whatsapp gruplarında herkes her şeyi yazıyor söylüyor. Bölgesel fiyatları konuşuyor.
Herkesin kendisine göre bir planı var. Hedef karganın ağzındaki peyniri düşürmek. Üretici, tüccar, sanayici ve ihracatçı birlikte düşünmek zorundayız. Üretici 1 metrekare boş bırakmadan ekmeye çalıştı, ancak zarar etti. Bunun peşinden ürün üretmekten vazgeçerse ne olur?”
“Zeytin çiftçisi yok ise, zeytin yok, zeytinyağı yok, sağlık yok.” diyen Kıvrak, şöyle konuştu:
“Bahçelerde ise kuraklık ve susuzluk ciddi şekilde ürün kaybına neden olmaktadır. Susuz kalan zeytinler yandı ve yağ veriminde azalmalar yaşanılacağını gösterdi. Yer yer erken kararmalar söz konusu oldu. Zeytin sineği hafiften görülmeye başladı. Ancak antraknoz hastalığını göz ardı eden üretici dökülmeleri görünce ne yapacağını şaşırdı. Antraknoz için kışın en soğuk zamanı yapraktan kükürt atılması gerekmektedir. Üretici bahçesine baksın, kime kaça malını satacağını düşünmesin istiyorum. O sadece bahçesine odaklansın hepimize temiz ve sağlıklı gıdalar üretsin diye düşünüyorum. Hepimizin kazandığı bereketli hasatlar diliyorum.”