CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, fındıkta üreticilerin 150 lira beklerken fiyatların halen kilo başına 120-130 liradan seyrettiğini belirterek, "Bunda TMO’nun, 29 Ocak'ta elindeki fındığı satışa çıkarmasının büyük payı var." ifadesini kullandı.
Sarıbal, Meclis’te yaptığı basın toplantısında, Türkiye’de 2024 yılında fındık üretiminin 717 bin tona yükseldiğini, 123 ülkeye 323 bin ton iç fındık ihracatı gerçekleştirildiğini belirterek, 2,6 milyar dolar döviz geliri elde edildiğini kaydetti.
Kazananların yine uluslararası şirketler ve sermaye baronlarının olduğuna dikkati çeken Sarıbal, "400 bin fındık üreticisi tekellere teslim edildi” dedi.
Fındığın Türkiye’nin en önemli ihracat kalemlerinden biri olmasına rağmen, fiyat belirleme
süreçlerinde büyük şirketlerin ve uluslararası sermayenin etkisinin arttığını vurgulayan Sarıbal, şöyle konuştu:
"2024 yılındaki rekor ihracat değeri üreticiye yansımadı. Türkiye, uzun yıllardır dünya fındık
üretiminde lider konumda olmasına rağmen son yıllarda pazar payında düşüş yaşanıyor. 90’lı yıllarda dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 80-82’sini karşılayan Türkiye’nin payı, son 10 yılda yüzde 65 seviyelerine geriledi. 400 bini aşkın üreticinin geçimini sağladığı fındıkta üretim alanı 2023 yılı itibarıyla 7,5 milyon dekar. En fazla üretim alanına sahip il 2,3 milyon dekar ile Ordu. 2023 yılında toplam fındık üretimi 650 bin ton olarak gerçekleşti. Ordu, 200 bin ton ile ilk sırada yer alıyor. TÜİK verilerine göre üretim 2024 yılı itibarıyla 717 bin tona yükseldi. 2024 yılında 123 ülkeye 323 bin ton/iç fındık ihracatı gerçekleştirilerek 2,6 milyar dolar döviz geliri elde edildi. Fındık ve mamulleri ihracatı 2023 yılına göre miktar bazında yüzde 14, değer bazında ise yüzde 41 artış gösterdi. Yıllık bazda değerlendirildiğinde
değer bazında 2015 yılındaki 2.8 milyar doların ardından en yüksek ikinci ihracat rakamlarına ulaşıldı. İhracatın yüzde 46’sı Almanya ve İtalya’ya yapıldı."
- BALSU'NUN HALKA ARZ SÜRECİ
Fındıkta en fazla ihracat yapan ilk 6 şirketin payıhıh yüzde 60’ı aştığına işaret eden Sarıbal, şunları söyledi:
"Türkiye’de üretilen fındığın yaklaşık yüzde 60’ı direkt ve dolaylı olarak Ferrero’ya gidiyor. Ferrero üreticiden fındık almıyor; tedarikçi tüccar kullanıyor. Ferrero değerli tarım adı altında
sürdürdüğü programla 100 bin hektar alanda 50 bin fındık üreticisine ulaştı. Hedefi küçük çiftçileri tasfiye ederek kendine bağlı büyük işletmeler oluşturmak. Ferrero’nun halen 10 bin
üreticiyle sözleşmesi bulunuyor. AKP’nin kurucularından ve Erdoğan’ın eski danışmanlarından Cüneyd Zapsu’ya ait Balsu Gıda İtalyan Ferrero’dan sonra fındık
piyasasının ikinci büyük aktörü olarak karşımıza çıkıyor. Balsu Gıda şirketi, 2018’de Şili’de fındık dikimine başladı ve 160 hektarlık arazide 70 bin fındık fidanı dikimi gerçekleştirdi. Balsu 12-14 Şubat 2025'te halka arz yöntemiyle piyasadan 4,9 milyar lira topladı. Böylelikle 19.5 milyar lira şirket değeri ile Türkiye’deki en büyük halka açık ilk fındık şirketi haline geldi. Halka arzdan elde edilen fonlar Şili ve ABD pazarlarına açılmak için kullanılacak; böylelikle yerli ve milli Balsu küresel arenada daha güçlü bir oyuncu haline gelecek."
- TMO VE FİYAT DALGALANMALARI
TMO’nun sürekli gıda tekellerinin çıkarlarına uygun karar aldığını, fiyat belirlemelerinin
maliyetin altında kaldığını belirten Sarıbal, şöyle devam etti:
“Fındıkta fiyat sezon başında 110 liradan başlamış, bir ara 135 lirayı görmüştü. Üretici 150 lira beklerken fiyatlar halen kilo başına 120-130 liradan seyrediyor. Bunda TMO’nun, 29 Ocak'ta elindeki fındığı satışa çıkarmasının büyük payı var. Bu kararın ardından serbest piyasada fiyatlarda sert bir düşüş yaşandı. 2022 ürünü fındık 125 liradan satışa sunulunca bir günde adeta kapışılırcasına 23 bin ton fındık satıldı. Oysa TMO’nun fındık satışının zamanlaması hiç uygun değildi. Serbest piyasada fiyatlar yükselirken TMO düşük fiyata fındık satarak hem üreticiye hem ülkeye zarar verdi. Tarım politikalarının ana hedefi, çiftçilerin sürdürülebilir şekilde üretime devam etmelerini sağlamak olmalıdır. Bunun için; üreticiyi destekleyen politikalar geliştirilmeli, küçük ve orta ölçekli çiftçilerin rekabet gücü artırılmalıdır. Kooperatifleşme teşvik edilmeli, üreticilerin pazarlama gücü artırılarak tekelci şirketlere bağımlılığı azaltılmalıdır. Tarımsal girdi maliyetleri düşürülmeli, sübvansiyonlar etkin hale getirilmelidir"
Yorumlar
Kalan Karakter: