CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Kırıkkale’nin Balışeyh ilçesi Beyobası köyünde besicilik yapan Fatih Keskin’i, CHP İl Başkanı Onur Yüksel Bozdağan ve Balışeyh İlçe Başkanı Burhan Altıntop ile çiftliğinde ziyaret etti, sorunlarını dinledi.
Hayvancılıkta ciddi sorunları olduğunu dile getiren Keskin, “Televizyonda sürekli ‘et pahalı’ diye konuşuyorlar. Bizim hayvanlarımız mezbahada 350 liraya kesiliyor ama kasap tezgahlarında et 650 lira. Aradaki 300 lira nerede? Biz onu merak ediyoruz.” dedi.
Besici Fatih Keskin, mazot, yem ve buzağı desteğinin yetersizliğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Sorun akaryakıttan başlıyor. Şimdi Balkan ülkelerinin en küçüğü Yunanistan ve Bulgaristan’da 45 cente kırmızı mazot satılır. Biz de o mazottan istiyoruz. Biz de tarımımızı öyle yapalım. Bize de çiftçi mazotu versinler. Buzağı desteği istiyoruz. Bin lira buzağı desteği veriyorlar. 2 torba yem etmez buzağı desteği. Biz nasıl çıkacağız bu işin içinden? 1200-1300 lira 2 torba yem ediyor. Bu buzağıya ben nasıl bakayım. Bir buzağı 2 torba yemle olur mu?”
Büyükbaş hayvan ithalatına tepki gösteren Keskin, “Getir bana Avrupa’dan damızlık düveyi, ver benim elime; eti de ben üreteyim sana. Niye gidiyorsun Uruguay’dan mal getiriyorsun kardeşim? Ben yapamıyor muyum, ben beceremiyor muyum? Bana destek ver bana ver ben üreteyim ben karşılayım et ihtiyacını niye Uruguay’dan alıyorsun?” diye sordu.
Üretimin sürdürülebilirliği için girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini belirten Keskin, özellikle yem desteği talebini dile getirerek, “En az yüzde 50 yem desteği istiyoruz. Köylüye mazot istiyoruz, köylüye yem istiyoruz, köylüye gübre istiyoruz.” dedi.
CHP’li Gürür ise yem fiyatlarının yüksekliği ve diğer maliyetlerin artışıyla köylünün yükünün ağırlaştığını vurgulayarak, “Doğal olarak buradaki sorun, önce yem fiyatlarının yüksek olması. Ahır giderleriniz arttı, veteriner gideri var, aşı var. Bayramınız yok, seyranınız yok, hep çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Kolay değil yapılan iş” diye konuştu.
İthalat politikalarının yerli üretimi olumsuz etkilediğini vurgulayan Gürer, şöyle devam etti:
“Yetkililer ‘sorun yok’ diyorlar, ama son 2 yılda Türkiye 1 milyon 200 bin hayvan ithal etti. Türkiye kendi kendine yeterli boyuta gelip, et sorununu da etten mamul ürün sorununa da çözüm bulabilir. Bunun için planlama, öngörü ve alana gelip bu işi yapan insanlarla konuşulursa çare var. Çare yok değil. O raftaki etin fiyatının düşmesi yemin fiyatının düşmesi ile doğrudan ilgili.
Ulusal Süt Konseyi 14,65 lira fiyat verip onun altında da süt alımının yolu halen açıksa, bunun yansıması bu işi yapanlar bu işten vazgeçiyor. Süt üreticiliği yapan para kazanmazsa hayvanını kesime veriyor. Faiz de yüksek, götürüyor parasını faize yatırıyor. Yorulmadan para kazanıyor. Öyle olunca hayvancılık da zor bir iş. Yani ailece işin içindeler. Geliyorlar işte, tatili yok, bayramı yok, seyranı yok. Onun için yetkililere çağrımızdır. Yem sübvanse edilip en az yüzde 50 yemde destek verilmeli. Ahır giderleri karşılanmalı, hayvan refahını artırıcı önlemler alınıp hayvan refahı sağlanarak daha çok verim alınmalı.”